full screen background image

YAYIM MODELİNİN GEREKÇESİ

hedefgrubu3
GAP Bölgesindeki tarımsal yayımın mevcut durumunu anlamak için Türkiye’deki yayım sisteminin genel durumunu ve sorunlarını görmek gerekir. Bu bakımdan, Türkiye’de ağırlıklı olarak kamu (GTHB) yayımına dayalı tarımsal yayım sisteminin durumu ve bazı bölgelerde bakanlığın 2006 yılında yürürlüğe koyduğu “Tarımsal Yayım ve Danışmanlık Hizmetlerinin Düzenlenmesine yönelik Yönetmelik” ile gelişme eğiliminde olan özel yayım ve üretici örgütlerine dayalı yayım sistemi, ayrıca gönüllü kuruluşların sınırlı da olsa lokal alanlardaki etkinliklerine kısaca bakmak gerekir.

Kamu yayımı dışındaki sistem, tamamen bakanlığın konuyla ilgili sağlamış olduğu desteklerden yararlanmak üzere yapılandırılmış olup aslında olması gereken sorunların yerinde profesyonel ve kendi kendine yardım prensibi ile çözümlemesine yönelik sürdürülebilir bir yaklaşım değildir. Bu sistemin, çiftçi örgütleri tarafından başarılı bir şekilde uygulanabilmesinin ilk ve en önemli şartı bu örgütlerin yapılarının güçlü olmasına ve bölgede yaşanan tarımsal sorunların ve onları oluşturan temel nedenlerin farkında olmalarına bağlıdır. Dolayısı ile ülkemizde, son yıllarda her ne kadar tarımsal eğitim yayım hizmetleri konusunda kısmen özel sektör, çiftçi örgütleri ve serbest danışmanlar devreye girmişse de yine de bu hizmetlerin tamamen GTHB’ca verilmekte olduğu söylenebilir.

GAP Bölgesinde tarımsal üretim ile ilgili yaşanan sorunlara bakıldığında, özellikle de sulamaya açılan ve açılacak alanlar başta olmak üzere yaşanan sorunların temelinde hep çiftçilerin eğitim yayım yolu ile yeterince desteklenemediği tüm ilgili taraflarca her zaman bahsedilmektedir. Bu durumun birçok nedenleri olmakla birlikte en önemlilerinden bazıları; başta asli görevlerinden biri tarımsal eğitim yayım olan GTHB’nın çeşitli bürokratik işler ve desteklemelerin düzenlenmesinden dolayı bu işleri zamanla yeterince yapamaz hale gelmesi, eğitim yayım hizmeti vermekte olan kurum ve kuruluşların nitelik ve nicelik olarak yeterli uzman personel yetiştirememesi ve bu konularla ilgili koordinasyon ve işbirliğinin sağlanamaması gibi sayılabilir. Bütün bu sorunlar halen geçerliğini korumakta olup GAP TEYAP projesinin de gerekçesini oluşturmuştur. Bu sorunlara kalıcı çözümler getirecek bölgeye uygun bir model geliştirmek ve başta sulamaya açılan ve açılacak alanlarda olmak üzere eğitim yayım hizmetlerinin etkinliğini artırmaya yönelik GAP BKİ koordinasyonunda ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde yürütülmek üzere GAP TEYAP projesi geliştirilmiş ve 2011 yılında uygulamaya konulmuştur.

GAP TEYAP kapsamında kurum ve kuruluşların eğitim yayım konusunda kapasitelerinin geliştirilmesine katkı sağlamak, çiftçi ve çiftçi örgütlerinin kapasitelerinin geliştirilmesini sağlamak, konuyla ilgili kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği, koordinasyon ve farkındalık yaratmak ve bölgeye uygun bir yayım modeli geliştirilmek bileşenleri kapsamında yoğun ve oldukça önemli çalışmalar gerçekleştirilmiştir.hedefgrubu2

GAP TEYAP kapsamında yapılan tüm bu çalışmalar ve bu güne kadar tüm ilgili kurum ve kuruluşların yaptığı çalışmalar, bölgenin önemli tarımsal sorunlarını çözmeye yönelik çok önemli çalışmalar olduğu gibi bizlere bazı gerçekleri de göstermiştir. Şöyle ki, GAP TEYAP projesi kapsamında hazırlanmış olan GAP Bölgesi Eğitim Yayım fizibilite raporuna göre; bölgede 3.14 milyon ha tarım arazisi ve 264356 çiftçi bulunmaktadır. Kurum ve kuruluşlarımızda doğruda eğitim yayım hizmeti ile ilgili 251 yayım elemanı bulunmakta olup otalama 1 yayım elamanı 1000 in üzerinde çiftçi ve 125000 da alana hizmet vermek durumundadır. Sulama alanlarının sürekli artması,   miras, arazi satışı vb. durumlarla çiftçi sayısının sürekli artması, tarımın sürekli gelişimi, nüfus artışı ile gıda ihtiyaçlarının artması ve yeni trendler ile globalleşen dünyada rekabet ortamının oluşması tarımsal konuları çeşitlendirmekte ve eğitim yayımın önemini sürekli artırmaktadır. Böyle bir durumda ve ortamda oluşan her türlü ihtiyaca kamu tarafından hizmet götürmek maalesef hiçbir zaman mümkün ve yeterli olmayacaktır. Dolayısı ile bu sorunlara kalıcı çözüm getirmenin yolu doğru enstrümanları doğru uygulamalar ile hayata geçirmek ve bu tür hizmetlerin çiftçi örgütleri tarafından verilmesinin sağlanabilmesi için çiftçi örgütlerini idari, teknik ve mali açıdan geliştirip güçlendirmekten geçeceği sonucu ortaya konmuştur. Ancak çiftçi örgütlerine dayalı bir sistemin bölgemizde uygulanması elbette ki uzun ve meşakkatli bir iştir. Bunda yıllardan beri süregelen çiftçi alışkanlıkları, bölgenin sosyal yapısı, tarım politikalarının, tarımsal desteklerin ve yönetmeliklerin uygulamasının da doğrudan etkisi vardır. Bölgenin sosyal kültürel yapısı, çiftçi profili ve çiftçi örgütlerinin mevcut yapısı dikkate alındığında kolayca böyle bir sistemin işlemeyeceği kanısına varılabileceği gibi belirli bir süre stratejik bir yaklaşımla destek sağlanarak yoğun bir farkındalık kampanyası uygulanarak böyle bir yapı oluşturulabileceğine inanılmaktadır.